29 Kasım 2013 Cuma

SEYAHAT YA RASULALLAH


Günlerden bir gün 1630 yılı Muharrem ayının aşure gecesi Evliya Çelebi kendinden geçmiş, rüyasında acayip şeyler görmüştür. Uyku ve uyanıklık arasında:
Bir anda Yemiş İskelesi yakınında Ahi Çelebi Camii’nde bulmuş kendini. Hemen caminin kapısı açılıp silahlı askerler içeriyi doldurmuş. Bu nur yüzlü askerleri hayranlıkla seyrederken hemen yanına oturan yiğide sormuş:
-Benim Sultanım, siz kimsiniz? İsminizi bana bağışlar mısınız?
-Aşere-i mübeşşere (Cennetle müjdelenen 10 zat)’den okçuların piri Sa’d İbni Vakkas’ım.
Hemen eline davranıp öpen Evliya Çelebi yine:
-Burada toplanmamızın sebebi nedir?
-Azak civarında sıkıntı içinde olan Tatar hanedanına yardıma gidiyoruz. Şimdi peygamberimizde gelecektir. Sana kamet getir diye işaret edecekler. Sen de yüksek sesle kamet getir. Sonra hemen kalk, mihrapta otururken elini öpüp; şefaat ya Rasulallah! Diye yardım rica et.
Peygamberimiz mihraba geçip namazını eda etti. Sonunda Habeşli Bilal Fatiha! deyip hazreti peygamberimiz mihrapta ayakta dururken Sa’d İbni Ebi Vakkas elimden yapışıp huzura götürdü. “Sadık ve özleyen aşkın Evliya kulun şefaatinizi rica eder” dedi. Ağlayarak mübarek ellerini hiç durmadan öptüm. Fakat heyecandan “Şefaat ya Rasulallah” diyecek yerde “Seyahat ya Rasulallah” deyivermişim. Hazret gülümseyip “Seyahat ve ziyareti bu kuluna kolay eyle ya Rabbi” dediler ve dua buyurdular. Ardından hep birlikte Fatiha! okuduk. Orada bulunan herkesin mübarek ellerini öperek hayır dualarını aldım. Herkes misk, menekşe, karanfil gibi kokuyordu. Efendimiz ise kırmızı gül gibiydi.
Herkes benim için dua etti. Sonra Vakkasoğlu okluğunu çıkarıp bana verdi.
-Yürü! Ok ve yay ile gaza eyle, dedi. Sonra bir müjde verdi:
-Burada kimin elini öptüysen onu ziyaret edeceksin. Ülkeler gezip görecek seyahat edeceksin. Buraları gezerken gördüklerini yaz, not al. Bundan böyle benim manevi oğlumsun. Gönlün huzurlu olsun, doğruluktan ayrılma, iyi bir dost ol. Kimseye zararın olmasın. Haydi yolun açık olsun, dedi ve anlımdan öpüp o da çıkıp gitti.
Şaşkın bir halde sonra kendime geldim. İçime rahatlama gelmiş ve huzurluydum. Sonra Camiden çıkıp Kasımpaşa taraflarına yürüdüm. Olanları meşhur rüya tabircisi İbrahim Efendi’ye anlattım.
Oradan Şeyh Abdullah Dede’ye gittim. Ellerini öpüp gördüğüm rüyayı ona da anlattım ve tabir ettirdim. O da aynı şeyleri söyledi.
-Sa’d İbni Ebi Vakkas’ın nasihati üzere önce payitaht İstanbul’u yazmaya başla. Durma, yürü, işin rast gele.
Ve Evliya Çelebi Yazmaya İstanbul’dan başlar…

Dua eden Bebeğimiz Evliya Çelebi gibi ''Seyahat ya Rasulallah ''diye dua etti galiba.Modelimizi hep şehir dışına sattık.En son da iki üç gün önce Ankara'ya Mustafa bebeğin mevlüdü için gönderdik.

Mustafa Rüzgar bebeğe ömür boyu sağlıklı , huzurlu ve mutlu bir hayat dileriz. Her şey gönlünce olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder